28 Kas 2012

ALİ AYŞEYİ SEVİYOR


Dün akşam çocuklarım ve kardeşimle beraber tiyatroya gittik süperdi, Ali Ayşeyi seviyor girmemiz biraz sor oldu ama biletler bitmiş.Giremiyecektik az kalsın neyse ki çaresini buldular da  girdik. Başlarda Hilal biraz sıkıldı ama neyse ki sonunda oda çok eylendi artık bundan sonra fırsat buldukça, bu tür etkinliklere gitmek istiyorum. doyasıya güldüm.
Fotoğraf: daha ne denir ki......
Teşekkürler bu tabloyu yaratanlar.....

27 Kas 2012

MUTLULUK NEDİR ?



Mutluluk nedir yada nasıl olmalıdır diye zaman zaman düşünürüm.Oysaki standart bir tarifi olmadığını biliyorum. Asıl olan mutluluğu fark etmemizde yatıyor aslında.

Neden mi,çünkü etrafımıza dikkatlice bakarsak aslında bizi mutlu edecek o kadar çok şey var ki hayatımızda. Öncelikle sağlıklıyız,nefes alıyoruz,her bir nefeste içimizi dolduran tertemiz hava bile bizi mutlu etmeye yetmeli aslında. Çünkü bizler dünya üzerinde yaşayan ölümlüleriz. Nerede ,ne zaman, hangi konumda ve hangi sebepten öleceğimizi bilmeden , bilemeden yaşıyoruz. Hoş zaten ne zaman öleceğimizi bilsek nasıl olurdu acaba diye , oturup şöyle bir düşünmek lazım. Önümüzde çok kısa bir süremiz varsa ona göre dolu dolu yaşar, uzun senelerimiz varsa daha mı yavaştan alırdık hayatı ve yaşamayı? Asıl olan yarın ölecekmişiz gibi hayatın her dakikasından zevk alabilmek. Ama nerdeeeee....bizde o şevk. Öyle olmalıyız diyoruz da, iş uygulamaya gelince işte orada sınıfta kalıyoruz aslında.

Mutluluk fark etmektir, etraftaki güzellikleri görebilmek ve hemen her şeyin tadını çıkarabilmektir.İnsan nasıl susuz kaldığında bir bardak suyu kana kana içiyorsa,hayatı öylesine kana kana yaşamalı,tıpkı ağzımıza aldığımız lezzetli bir yiyeceğin tadını çıkara çıkara yemek gibi,tıpkı sıcak yaz güneşi altında serin masmavi denize daldığımızda hissettiğimiz o enginlik gibi ...Dolu dolu mutluluğun tadına varmalı.

Yaşıyoruz, her gece yatağımıza yatarken ki iç huzuru ile sabahları uyanabiliyorsak eğer, hayat güzel ve yaşanılası demektir. İnsanın her an , her dakika nefes alışında bile belki de şükretmesi gerekiyor yaşadığına.

Neden mi? Çünkü hayata, sadece evet sadece bir pamuk ipliği ile bağlıyız.

Gece yatıp, sabaha uyanamamak, evden dışarı çıkıp geri dönmemekte var aslında. O halde her saniyenin tadını çıkarmalıyız. Çünkü zaman öylesine hızla geçip gidiyor ki hayatımızdan. Zamanı durdurmak yada geri getirebilmek ne yazık ki mümkün değil. O nedenle en iyi şeylerimizi yarına saklamanın, en güzel eşyalarımızı kullanmadan sadece seyretmenin, ya da en basitinden aldığımız keyifli bir yiyeceği yarına, sonraya saklamanın hiç mi hiç gereği ve nedeni yok. Yarın yiyemeyebilir, giyemeyebilir, ya da hiç kullanamayabilirsiniz.

Yaşayalım dolu, dolu ve yaşarken sanki yarın hiç yokmuşçasına keyif alalım yaptıklarınızdan, keyiflerinizi ertelemeyelim. Keyiflerimize, sevdiklerinizi de ortak edelim, aynı tadı,aynı hazzı onların da alması için yardım edelim. Öncelikle kendinizle barışık olup,hayatla barışık olmak için ilk şart bu...

26 Kas 2012

GRİP


Ayyy nerden çıktı bu grip yaa..O kadar hastayım ki kıpırdayacak halim yok, bademciklerim şişti ,sesimde kısıldı tabi hasta olunmaz mı,köyde şifayı kaptım.Naz yapacak kimsede yok... Kocacığım olsaydı bana en iyi şekilde bakardı çorbamı ,bitki çaylarımı hazırlardı, böyle zamanlarda daha da çok arıyor insan sevdiğinin yanında olmasını,bir de duygusallık üstümde ki birisi yazık ne oldu dese ağlamaya hazırım ben hasta olunca çekilmez oluyorum. Ne olur grip çek git benim başımdan. Hiç seni çekemem, benim bakmam gereken iki tane kuzum var,sorumluluklarım var.

25 Kas 2012

YORGUNLUK

Çok yoğun bir hafta sonu geçirdim o kadar yorgunum ki...Hafta sonunu köyde geçirdim zeytin toplamaya gittim şimdi tam zamanı herkes zeytin toplamada,yorucu bir o kadar keyifli hele yemek yemesi piknik havasında termosta çayımızı da götürdük.Akşam da keyifle yenen yemekler uzun sohbetler eşliğininde bu sefer kayın validemdeydim  eltilerimle beraber yemeklerimizi yaptık.Hep beraber çok güzeldi tek eksiğimiz aşkım İdris yoktu onun yokluğu o kadar hissedildi ki,Çok güzel ağırlandım zaten annem babam onların desteğini  her zaman hissetmişimdir,sağ olsunlar çok güzel gelişmeler de oldu.İnşallah gerçekleşir tüm pas İdris de ikna etme çalışmalarım başlamıştır arkamda sağlam,haftaya gene köye gidilecek zeytin toplamaya,şimdiden yemek menüsü de hazır ızgara balık..Mutluyum, huzurluyum  iyi ki BÖYLE GÜZEL BİR AİLEYE SAHİBİM.

20 Kas 2012

BABADAN GELEN SÜPRİZ GİTAR


Babamızdan hilale gelen süpriz gitar çok mutlu oldu kuzum, bundan sonra evimizde bol, bol müzik keyfi olacak galiba...

16 Kas 2012

YAŞLANMAK


 Çoğumuz bir şeylerden korkarız ölümden korkarız mesela  yada yüksekten, bazıları kapalı alanda kalmaktan korkar .Bir kısmımız kalabalıktan korkarken bazılarımız yalnız kalmaktan korkar.                 Hemen hemen  hepimiz sevdiklerimizi kaybetmekten korkarız. En çok çocuklar korkar sanırız ama onlar korkularını dile getirdikleri için korkuları daha fazlaymış gibi gelir. Oysa biz büyükler daha çok korkarız ama çocuklar kadar rahat dile getiremeyiz utanırız, sıkılırız korkmayı  ayıp  sanar içimize atarız.İçimize attıkça da o korkular içimizde büyür ve büyüdükçe bize zarar vermeye başlar yada bana öyle geliyor. Aynı sıkıntılar  dertler gibi korkularda paylaştıkça azalır mı acaba? yada kabullenilmesi dahamı kolay olur paylaşınca  ?  
                Son zamanlarda içimde yeni bir korku filizlenmeye başladı. YAŞLANMAK ......             Bahsediceğim konu  yaş almak değil ikisi farklı şeyler.Ben yaşlanmaktan korkmaya başladım.Yaşlandığım zaman yada yaşlanmaya başladığım zaman vücudumda bir yığın fizyolojik değişiklikler olacak. Olaylara bakışım değişecek, duygularım, düşüncelerim, değişecek vücudum değişecek.Daha saymaya üşendiğim çekindiğim,utandığım  bir yığın şey var. Okuyorum  araştırıyorum başıma gelecekleri öğrenmek istiyorum.Bunları bilirsem  dahamı çok korkarım : Yada hazırlıklı olurum şaşırmam ?                                             Aslında çokta abartmamak lazım değil mi nihayetinde ilk yaşlanan ben değilim sonda olmayacağım bu kadar insan var yaşlanan bende onlardan biri olacağım.          Dünyanın döngüsü bu                                DOĞUYORUZ -YAŞIYORUZ-ÖLÜYORUZ
       Ama ben herkes değilim ki herkesle aynı şeyleri yaşayıp aynı şeyleri düşünüp aynı şeyleri hissetmiyorum..........  

11 Kas 2012

HAFTA SONU




Bu hafta sonu babamlar da nar ekşise yapmaya gittik.Çok güzel ve yorucu iki gün geçirdim,her yerim ağrıyor hiç bir yerim tutmuyor.Evde oturmaktan tembelleşmişim evett gelelim nar ekşisine narları  ağaçtan topluyorsun sonra tek tek nar tanelerini ayıklıyorsun ortadan kesip eline sopalar alarak taneleri çıkarıyorsun,sonra nar tanelerini temiz bir çuvala koyup temiz çizmeyle suyunu çıkartıyorsun, sonrada ateşe koyup en az 7 veye 8 saat kaynatıyorsun,başından ayrılmaman lazım taşıyor çünkü pekmez gibi kaynıyor o kadar zor ki sabahtan gece 12 ye kadar başında bekledik beklerken de ateş çok yandığı için kumpirimizi de yaptık bütün kardeşlerimle beraber nostalji yaşadık. Gitmişken annem olmadığı için babamın evini temizledik 3 kız kardeş babamızın sobasını da kurduk, soba kurulur da kestane yenmez mi  bir güzel kestanemizi de afiyetle yedik mangallar da yapıldı sabaha kadar elveda, seda,uğur sohbetin dibine vurduk.Ne güzelmiş babamın evinde çocukluğumuzdan konuşurken kahkahalar havada uçuştu,babacığım torunlarıyla o kadar güzel vakit geçirdi ki babamın 6 torunu var Bünyanin, Emine,Enes,Ayşegül, Furkan,Hilal herkes de bir kız bir oğlan çocuklarda o kadar muylu oldular ki serbestçe korkmadan bahçede gönüllerince oyun oynadılar,biraz kirlendiler sadece olsun kirlenmek güzeldir 2 hafta sonrada inşallah zeytin toplamaya gideceğiz çocukken gittiğim dağa bol,bol resim çekmenin heyecanını şimdiden yaşıyorumm...

9 Kas 2012

Çocukluğum Ve Kardeşlerim


Ahhh çocukluğum ne güzeldi beş kardeş bir arada ,kavgalarımız,gülüşmelerimiz ne güzeldi.Çok özlüyorum o günleri ,hatırladığım babam bir gün pazara gitcekti .Ben hemen babama ne alacağını sordum aşlık dedi bende aşlık denince ne bileyim pasta gibi şeyler olduğunu düşündüm,arkadaşımla o gün kavga etmiştik çocuk aklı babam bana aşlık alacak amaa demiştim.arkadaşımda aşlığın ne olduğunu bilmiyor tabi benim babamda bana alır diye ne kavga etmiştik canım arkadaşım  yaa babam pazardan geldi ben torbalara karıştırıyorum aşlık nerde diye babam işte burda diyor ben inanmıyorum gözüm aşlık arıyor.Meğerse aşlık fasulye,nohut,meyve ,çerez ben nasıl ağlıyorum aşlığım nerde diye ne sanmışsam şimdi gülüyorum kendi,kendime kardeşlerinle her şeyini paylaşıyorsun yediğin yameği,içtiğin suyu her şeyi,biz hiç televizyon bile izlemezdik çünkü kendimiz dizi gibiydik ne güzeldi yemekler bile çok tatlıydı bize öyle geliyordu.Halil,Elveda,Seda,ve Uğur benim küçüğüm Halil 2004 yılında vefat etti. Canım kardeşim o kadar sessiz okadar efendi bir çocuktu ki askerden geldikten sonra işe giderken trafik kazası geçirdi,olay yerinde ölmüş bize iş kazası dendi önce öldüğünü eve gelince öğrendik çok kötü Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.Elveda annem elveda ismini bu sonuncu olsun diye koymuş ama arkadan iki tane daha olmuş:))Elveda benim sırdaşım arkadaşım her şeyim birbirimize o kadar bağlıyız ki erik ağacının tepesine çıkar  eriklerin en büyüğünü kendi yerdi,bana küçükleri verirdi ,tabi ben ağaca çıkamıyorum ya bunun gibi bir sürü anılar.Seda nereden başlasam evimizin neşesi bakkala çakkala  Sedayı gönderirdik. Uğurr ben büyüttün sayılır annem tarlaya gidince ben bakıyordum dokuz yaşında küçük anne olmuştum her şeyiyle ben ilgilenirdim,ilk yemeğimi 11 yaşında yaptım pilav köyümüze boncukçu dede gelirdi beni de çok severdi nerdedir şimdi nasıldır bilmiyorum,pilavımı ona yedirmiştim.Pilavım birde kötü olmuştu ki yanık olmuştu ama beni o kadar mutlu etmişti ki ilk yemeğim yanık olsun varsın.Sonrası geldi zaten annem evden gidince ben hemen yemek yapmaya girişirdim,anneciğim ne ağlardı benim kızım büyümüşte bana yemek mi yapıyor diye,çok özlüyorum çocukluğumu köyümü arkadaşlarımı güzel geçen günlerimi...

4 Kas 2012

İLHAM PERİSİ

Normalde çok da duygusal,biri değilim öyle her şeye ağlayamam , benim ağladığımı çok az kişi görmüştür. Bu yüzden bana gaddar olduğum söylenir değilim yanlız kalınca güzel ağlarım. Aslan burcunun özelliği kendini küçülmüş göstermez her zaman güçlüdür ya..Bende öyleyim, başkalarının derdini güzel dinlerim ama derdimi anlatmam sırda tutarım, sır vermem  dün arkadaş şiirlerini bekliyoruz dediğinde baktım ki uzun zamandır hiç şiir yazmamışım bu günlerde ilham perisi bana uğramıyor...Neden acaba? belkide ben izin vermiyorumdur bütün gün iş ,güç vakit bulamıyorum. Bekliyorum ama gelsin şu ilhamcığımmm... Eski defterime baktım ,da ne döktürmüşüm eskiden bee... Altında imzam olmasa benim yazdığıma inanmıycam çok güzel yazmışım tabi yazarım, bekarsın eline ayağına dolaşan yok. Nişanlın da askerde ilham gider mi hep tepende yaz babam yaz aslında arada bir gelir gibi oluyor ama ben yazmaya başladı mı gidiyor. Galiba elimde bir kalem,bir defterle dolaşcam aklıma geldimi karalamam lazım...Bu yönümü seviyorum sanatçı ruhlu kadınım kendi kendimi övmesem olmaz; ne yapayım öyle  gezeyim, tozayım ama çocuklarla da olmuyor. Hele Hilal de okula başlasıın evde durmak yok... Okul saatleri içinde bol bol gezcem yeni vizyona giren EVİM SENSİN filmmine gitmek istiyorum fragmanlarında çok güzel görünüyor.Bakalım gidip görcez Özcan Denizi pek sevmem ama olsun şuan okuduğum bir kitap var süper. SOL AYAĞIM o kadar güzel ki sürükleyici doğuştan hem bedensel, hemde zihinsel özürlü bir çoçuğın hikayesi, çocuğun sadace sol ayağı hareket  ediyor her şeyi ayağıyla yapıyor.Etkilendim hala okuyorum onunda filmmi  varmış izlemedim ama mutlaka izliycem eminim filmi ,de kitap kadar güzeldir..

HAYAT




Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,
yüreğin susup,mantığın sürüklenmeye başladığında ayaklarını;
dağlara dönmeli yüzünü insan
Yeni patikalar yeni yollar seçmeli yüreğini ferahlatacak..
Yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak..
hep isteyip de bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa gerçekleştirmeyi denemeli..
Her geçen gece ölüme bir gün daha yaklaştığını ve zamanın bir nehir, kendisinin bir sal olup da, o dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı..
Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri..
Küçücük şeylerle başlamalı belki, örneğin bir kaç durak önce inip servisten otobüsten, yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini gördüğünü hissedebilmeli..
Sağlığını kaybedip ölümle yüzyüze gelmeden önce değerli olmalı hayat.
İlla büyük acılar çekmemeli küçük mutlulukları farketmek için
başkasının yerine koyabilmeli kendini..
Ağlayan birine
"gül"
inleyen birine
"sus"
dememeli...
Ağlayana omuz inleyene çağre olabilmeli..
şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı;
sevgiisiz soysuz kalarak
dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,
derin bir soluk alıp hapsetmeli kokusunu içine.
Güneşin doğuşunu sevmeli
arada bir seher yeli okşamalı saçlarını
karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna
fırtınada boranda; öfkesine isyanına ortak olabilmeli doğanın
bir çocuğun ilk adımlarıyla umutlu;
bir gencin düşüncelerinde geleceği,
bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli..
Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi,
mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli
ama küçük ama büyük her hayal kırıklığı, her acı;
bir fırsat yaşamdan yeni birseyler öğrenebilmek için..
Çünkü hiç düşünmemişsen;
el vermezsin kimseye kalkması için
hiç çaresiz kalmamışsan
dermanı olamazsın dertlerin
ağlamayı bilmiyorsan;
neşesizdir kahkahaların
merhaba dememişsen
anlamsızdır elvedaların..
Ne herkesi düşünmekten kendini,
ne kendini düşünmekten herkesi unutmamalı
bilmeli: çok kısa olduğunu hayatın;
hep vermek yada hep almak için
sadece anlatacak bir şeyleri olduğunda değil;
söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli
aklı ve kalbi ile katılabilmeli sohbetlere..
hafızası olmalı insanın;
hiç değilse aynı hataları aynı bahanelerle tekrarlamaması için
soruları olmalı, yanıtlarını bulmak için bir ömür harcayacak
dostları olmalı ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak
herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi
ama kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki
hakkını verebilsin sevdiklerinin
zaman bulabilsin bir teşekkür ve bir elveda için
yaşam dedikleri bir sınavsa eğer,
asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten..
Ama
herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de farketmeli insan
tıpkı her şeye sahip olamıyacağı gibi..
Zamanın ninnisinde uykuyla geçirmemeli hayatı...