28 Şub 2013

İSTİRİDYE MANTAR KIZARTMASI

Merhaba sevgili  blog dostlarım nasılsınız iyisinizdir inşallah... Bu gün size istiridye mantarı tarifi vereceğim. O kadar güzel oldu ki... Ben daha önce böyle bir mantar yemedim inanın, ben bu güne kadar pazarlarda görüyordum cesaret edip almıyordun. Mantarı satan bey efendi yanında özel baharatını da verdi zaten hem satıyor hemde pişiriyor almak isteyenler böylece tadına bakarak almış oluyor nefis bir mantar tavsiye ediyorum.
neyse efendim gelelim tarifimize şimdiden kolay gelsin:))
MALZEMELER
İstediğiniz kadar istiridye mantarı
1 yemek kaşığı tere yağı
2 yemek kaşığı zeytin yağı
tuz
birde özel baharat var ne olduğunu bilmiyorum mantarı satan kişiye sorarsınız,zaten yanında isteyince veriyorlar:)
YAPILIŞI
Önce mantarı güzelce yıkayalım ,mantarın suyunu elimizle sıkalım ve kuru bir tabağa alalım. Tuzunu ve baharatını ekleyelim,sonra tavaya tereyağı ve zeytinyağı koyalım tavamızın aldığı kadar mantarı arkalı önlü resimde gördüğünüz gibi kızartalım.Yanına isteğiniz garnitürle servis edebilirsiniz işte bu kadar... Afiyet olsun..:)

25 Şub 2013

İRMİK HELVASI



Güzel İzmir'imden herkese merhaba nasılsınız bloğ dostlarım iyisinizdir inşallah... Havalar artık yavaş yavaş ısınmaya başladı bir kaç gündür sanki bahar havası var İzmir de,gerçi  yalancı bahar daha önümüzde Mart var sonrasında Allah'ın izniyle baharı karşılayacağız:)
Neyse efendim bu gün tatlı krizim tuttu ...Ne yapayım derken aklıma ne zamandır yapmadığım irmik helvası geldi  .Şimdiden herkese kolay gelsin:) Haydi bakalım gelelim şimdi tarifimize...
MALZEMELER
Bir çay bardağı sıvı yağ
2 yemek kaşığı tereyağı
2 su bardağı irmik
Bir buçuk su bardak  bardağı şeker
3 su bardağı su
2 yemek kaşığı çam fıstığı
HAZIRLANIŞI
İlk önce şekerimizi ve suyumuzu kaynatalım.Tereyağı sıvı yağı tencerede eritelim.Üzerine çam fıstığını ekleyip irmiği ilave edelim sürekli  karıştıralım. Kahverengi renk alana kadar karıştırmaya devam edelim.Sonra şekerli suyumuzu ilave edelim,suyunu çekene kadar karıştıralım.Suyunu çekince ocağın altını kapatalım.Helvamız biraz dinlendikten  sonra servise  hazır...Afiyet olsun:)

21 Şub 2013

TAVUK ŞİNİTZEL


Merhaba sevgili dostlar bu gün benim gibi kızartma sevmeyenler için ancak şinitzel yapmak isteyenler için farklı bir tarifim var.Hem çok pratik hem çok ta lezzetli:)ben tavuk şinitzelin içine mutlaka biberiye koyuyorum aromasını kokusunu tavuğa çok yakıştırıyorum. İnşallah beğenirsiniz,bizim ev halkı bayıla bayıla yiyor:)) şimdiden kolay gelsin...
MALZEMELER
1 kğ tavuk göğsü
1 su bardağı galeta unu
2 yumurta
kaşar peyniri
bir tutam biberiye(tazesi daha güzel oluyor)
karabiber
tuz
zeytin yağı
istenirse pul biber
Tavuğumuzu ilk önce ortadan cep şeklinde kesiyoruz.Daha sonra tavuğu zeytin yağı biberiyeyi karabiberi tuzla harmanlıyoruz bir saat dinlendiriyoruz. Sonra tavuğun içine kaşar peynirini koyup önce yumurtaya sonra galeta ununa buluyoruz,yağlanmış tepsimize koyup 180 derece fırında 35 dakika pişiriyoruz afiyet olsun.

19 Şub 2013

BİZ ÇOCUKKEN :))


80 'li- 90 lı yıllarda mı çocuktun? nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın? :)

1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı.
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu...
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliniyordu...
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.
8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...
9.- Okul öğlen bitiyordu... Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı - çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak ...
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk... aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU. onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu? Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz , başarılarımız , görevlerimiz vardı ...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk. Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık??? Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik??? Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler çok güzel ve mutlu yaşadık!!!!!! değil mi????
(ALINTIDIR)
80 'li- 90 lı yıllarda mı çocuktun? nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın? :) 

1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu. 
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi. 
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı. 
4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu...
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu. 
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliniyordu... 
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti. 
8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ... 
9.- Okul öğlen bitiyordu... Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk. 
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi. 
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı - çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak ... 
12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk... aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU. onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!! 
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!! 
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu? Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu. 
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu. 
17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz , başarılarımız , görevlerimiz vardı ...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk. Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık??? Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik??? Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar - fakat- bizler çok güzel ve mutlu yaşadık!!!!!! değil mi????

> @[143686202398522:274:Karikatür]

15 Şub 2013

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN OĞLUM


Canım oğlum ne zaman büyüdün  de kocaman adam oldun bugün 11 yaşına girdin  ilk göz ağrım birtanem
Sen büyüdüğünde karşıma çıkacak adamı öyle merak ediyorum ki... Neler düşüneceksin, neleri hedefleyeceksin, neler isteyeceksin hayattan. Nasıl bir adam olacaksın?  Nasıl konuşacaksın, nasıl bakacaksın, nasıl yaşayacaksın?

Ne yaparsan yap seveceğim seni biliyorum. Tıpkı şimdiki gibi. Seni kucağıma ilk verdikleri o an, o ıslak, pis, kanlı yeşil örtünün içinden bana ilk baktığın andaki gibi seveceğim seni, o anda atmaya başlayan ikinci bir kalbim vardı sanki, sadece senin için atmaya başlayan. Senin için ve seninle atan. Sen doğduğun an ben de yeniden doğdum sanki. Senin aldığın o ilk nefes, sanki benim de ilk nefesimdi. Yaşadığım hiç bir duyguya benzemeyen, kelimelerle tarif edilemeyen bir duyguydu bana verdiğin. Bu duyguyu büyüttüm seninle birlikte ve biliyorum ki hiç geçmeyecek, hep o ilk bakışını göreceğim gözlerinde, hep ilk gülüşünü, ve seni her öptüğümde yapış yapış kafanı ilk öptüğüm andaki gibi aşkla dolacak içim.

Annem.
Nefesim.
Seninle büyüdüm seninle öğrendim, seninle sevdim hayatı.  Seni öyle çok seviyorum ki, bunun ne tarifi var, ne ölçüsü. Sana duyduğum aşkı anlatabilecek tek bir kelime bile bilmiyorum.

Mis kokulum.
Oğlum.
İyi ki doğdun.
İyi ki bizi seçtin, bize geldin. iyi ki doğurdum seni. Hayat hep güzellikler versin sana. Hep iyi insanlarla karşılaştırsın. Mutluluklar yaşatsın...
SENİ ÇOK SEVİYORUM OĞLUM:))

14 Şub 2013

HİNDİBA SALATASI


Bu gün pazara gittiğimde  soluğu ot satan teyzelerin yanında aldım:))  Her zamanki gibi, çok seviyorum ot yemeklerini hele yanında da köy ekmeği varsa değmeyin keyfime:) Bu gün daha önce adını ve faydalarını duyup ama hiç tatmadığım bir ot aldım hindiba, satan teyzeye sordum nasıl pişirilir diye salatası güzel olduğunu söyledi, eve geldim hemen haşladım tadı harika... Biz çok sevdik, neyse gelelim tarifimize şimdiden Afiyet olsun
MELZEMELER
Yarım kğ hindiba
zeytin yağ
1 limon
tuz
YAPILIŞI
Hindibağımızı bol suyla güzelce yıkıyoruz. Yıkadığımız otumuzu ikiye bölüp haşlıyoruz, haşladığımız otumuza zeytin yağı limon tuz ekliyoruz ve de afiyetle yiyoruz:))

9 Şub 2013

ŞEVKETİ BOSTAN


Güzel hafta sonları herkese, bu hafta sonu güzel İzmir'im de yağmur var. Güneş kendisini bulutların arkasına gizlemiş:)) böyle kapalı havada en güzel eline kahveni alıp kitap okumak olur. Bu hafta sonu 3 kız kardeş bir araya gelmeyi düşünmüştük, ama yağmur nedeniyle Manisa da oturan kardeşim gelemedi:(( artık başka haftaya kaldı çok da özlemiştim yeğenlerimi:((Hele Hilal heyecanla kuzenleriyle oynamanın hayalini kuruyordu çok üzüldü kuzucum. Neyse sağlık olsun, fazla uzatmadan yemeğimize geçelim. Bugün sizlerle egenin olmazsa olmazı şevketi bostan, yemeğinin tarifini vereceğim. Ayıklaması oldukça zor olan bir bitki. Pazarlarda temizlenmiş şekilde satıldığı için işimizi kolaylaştırıyor:)) gelelim tarifimize şimdiden kolay gelsin...
  MALZEMELER
1 kğ şevketi bostan
 yarım kğ yağsız kuzu eti
1tane kuru soğan
 2yemek kaşığı zeytin yağı
1 limon
 1 yemek kaşığı un  
bir tutam tuz
YAPILIŞI  
Şevketi bostanı iyice yıkayıp, istediğimiz büyüklükte doğruyalım.Kuru soğanı yemeklik doğrayıp ve zeytin yağı ile düdüklü tencerede hafif kavuralım.Etleri soğanın üzerine ilave edip suyunu çekene kadar kavuralım,etler kavrulunca şevketi bostanı ilave edip ve bir iki dakika kavuralım. Tenceredekilerin üstünü hafif örtecek kadar suyunu ve tuzunu ilave edelim.Düdüklü tencerede 45 dakika kadar pişirelim .Limon suyunu ve unu bir kasede iyice çırpıp 1 çay bardağı su ekleyelim , pişmesine yakın yemeğin üzerine sosunu döküp  beş dakika kadar kaynatalım. Ve sıcak sıcak servis yapalım... AFİYET OLSUN

7 Şub 2013

HAMSİ PİLAKİ

Merhabalar
sizlerle çok sevdiğim hamsi pilaki  yemeğinin tarifini paylaşmak istiyorum. Bu yemeği  eşim çok güzel yapar...Malum eşim yanımızda olmayınca iş başa düştü :))  Yapması  çok kolay  hemde çok hafif, herkes gibi bende çıtır çıtır kızartmasına bayılıyorum:)) ama böyle de çok güzel oluyor haydi bakalım tarifimize geçelim şimdiden herkese afiyet olsun :))
MELZEMELER
1 kilo hamsi (kılçıkları ayıklanmış)
2 domates(ben yazdan yaptığım domatesden kullandım 4 yemek kaşığı)
1 orta boy soğan
2 diş sarımsak
yarım cay bardağı sıvı yağ
1 yemek kaşığı tere yağı
1çay kaşığı kara biber
1çay kaşığı kimyon
1 tatlı kaşığı nane
tuz
üzeri için yarım demet maydonoz
YAPILIŞI
Önce hamsilerin kılçıklarını ayıklıyoruz, daha sonra soğanı ve sarımsağı yemeklik doğruyoruz,yarım çay bardağı yağımızla beraber önce sarımsakları ardından soğanları kavuruyoruz. Arkasından domateslerimizi de kavuruyoruz.  Yapmış olduğumuz sosumuzu ocaktan alıp, sosun üzerine balıklarımızı sırt kısmı üste gelecek şekilde diziyoruz, balıkların üzerine baharatlarımızı  ve tere yağımızı da koyup orta ateşte 25 dakika pişiriyoruz. Piştikten sonra üzerine maydonozu ekliyoruz.İster tencerede  ister tepside yapabilirsiniz .AFİYET OLSUN

5 Şub 2013

ZEBRA KEK



Baktım benim bloğum da hayata dair olduğuna göre bazen hüzün bazen mutluluk bazen yemek  vs vs vs....Benim de  ufaktan ufaktan bazen böyle nacizane tariflerim olacak tabi bu işin ustaları varken  ne kadar doğru olur bilmiyorum ama bir hatam olursa af ola :)) efendim gelelim bu güzel tarifimize:))
Önce malzemeler gelsin
4) yumurta
1) su bardağı şeker
1) su bardağı süt
1)su bardağı sıvı yağ
2)su bardağı un
1) paket kabartma tozu
1) paket vanilya
2) yemek kaşığı kako
YAPILIŞI
Yumurta ve şekeri iyice çırpıyoruz.Daha sonra sütü sıvıyağı un kabartma tuzu ve vanilyayı ekliyoruz.Bildiğimiz  kek hamuru oluşturuyoruz,hazırladığımız hamuru iki eşit parçaya bölüp ve ayırdığımız hamurdan birine kako ekliyoruz.Yağlamış olduğumuz tepsinin tam ortasına hamurlardan sırası ile 3er yemek kaşığı döküyoruz, bu işlemi hamurlar biteme kadar devam ediyoruz.Daha sonra önceden ısıtılmış olduğumuz  fırınımızda 160 derecede keki pişiriyoruz ve böyle harika bir kekimiz ortaya çıkıyor...

AFİYET OLSUN:))

4 Şub 2013

MİMLERİMM

Sevgili Selinsel beni yine mimlemiş ona buradan teşekkür ediyorum. 11 soruluk bir mim haydi bakalım bana kolay gelsin sevdim ben bu mim işini beee :)) ilk sorudan başlayalım....
1.Burcunuz nedir?
Aslan burcu üstüne üslük yükselenim de aslan bütün özelliklerini taşıyorum .Yani aslanlar gibi dolaşıyorum :)) 
2.Evde en çok hangi eşyanızı kaybedersiniz?
Bir çok şeyi kaybetmişliğim vardır, en çok ta anahtarımı kaybederim  :))
3.Dönüp dönüp okuduğunuz bir kitap var mı?varsa adı nedir?
Aynı kitabı tekrar tekrar okumam ,onun yerine başka kitap okurum :))
4. Dışarı çıkarken yanınıza almadığınızda rahatsız olduğunuz bir eşya? 
Kesinlikle  telefon .
5.Kalbinizi kıran ama görüşmek zorunda olduğunuz birine nasıl davranırdınız? 
Nasıl davranırdım mesafeli,
6. Yolda giderken size biri laf atsa tanışmak istese ne yapardınız?
Hiç hiç işim olmaz yoluma devam ederim. Ha anlamazsa ağzının payını veririm: ))
7.En çok kullandığınız aksesuar nedir? 
Saat ve gözlüğüm olmadan dışarı çıkmam.
8.Kalabalık bir ortama girdiğinizde ayağınız kaydı düştünüz ne yaparsınız?
Güzel soru bir kaç kere başıma geldiğinden tecrübeliyim bu konuda, ne yapayım düşmüşüm bir kere çaktırmadan kalkarım :))
9.İzlediğin ve etkisinde kaldığın bir film var mı?
 .
Yeşil yol ve beyaz melek filmi var her ikisi süper fimlerdi.
10.Günde kaç saat bilgisayarda vakit geçirirsiniz?
Değişir bazen geçmediğim de olur ortalama 2 saat kadar.
11.En sevdiğin renk hangisidir?
Ben bütün renkleri severim ama en çok mor rengi severim.